Zihinsel ve fiziksel engelleri ortadan kaldıracağız.
“Sakatlar”, “özürlüler”, “engelliler” şeklindeki tanımlamalar bakış açımızın doğru yerleşmesine engel olmaktadır. Bu tanımlar ‘normal ve normal olmayan yaklaşımı’ üzerine kurulmuştur. Bu yaklaşıma göre; gözleri gören kişi normal, görmeyen anormaldir, yürüyen kişi normal, tekerlekli sandalyedeki kişi anormaldir, işiten kişi normal, işitmeyen anormaldir. Böyle değerlendirildiğinde görmeyen, yürüyemeyen ya da işitmeyen kişi bu farklılığıyla topluma yük olarak değerlendirilmektedir.
Bakış açımızı değiştirmemiz gerekir. Toplumun genel düzenlemeleri; görmeyen, yürüyemeyen, işitmeyen bireyleri dikkate almadan yapması; bu kişileri engellemesi ve bazı haklardan mahrum bırakması anlamına gelir. Böyle baktığımızda bu yurttaşlarımıza engelliler değil, ‘engellenenler’ olarak yaklaşabiliriz.
Toplum olarak bu insanlarımızın önüne engel koyduğumuz bakış açısını benimseyerek yol yapış şeklimiz, otobüs basamaklarını düzenlememiz, trafik ışıklarını seslendirmemiz, Braille alfabesiyle ve sesli kitaplar hazırlamamız gibi engelleri kaldırıcı önlemleri almak doğal bir görev haline gelir.
Cumhurbaşkanlığı dönemimde engellenen yurttaşlarımızın hakları ve yaşam içerisinde yer almaları için köklü değişiklikler yapacağız. Toplumumuzun yüzde 15’e yakın bir kısmının farklı şekillerde engellendiğini bilmemiz gerekiyor. Engelsiz bir toplum yaratmak sadece fiziksel engellerin azaltılmasıyla mümkün olmaz. En önemlisi toplumun zihnindeki engellerin kaldırılmasıdır.