Türkiye, Atatürk’ün sürdürdüğü bağımsız, çok sıklet merkezli ve güçlü dış politikadan onun ölümünden sonra vazgeçerek Kuzey Atlantik Paktı’nda (NATO) yer almıştır. Bu kararın getiri ve götürülerinin ne olduğunu siyasi tarih uzmanlarına bırakıyorum. Geldiğimiz noktada Türkiye’nin NATO ittifakı içerisinde yer alması ve bununla birlikte Avrupa, Avrasya, Ortadoğu ve Afrika ülkeleriyle karşılıklı bağımlılıklara dayalı denge politikaları yürütmesi, jeopolitik konumunun ve jeostratejik hedeflerinin gereğidir. Türkiye olarak NATO’nun alan dışı askeri müdahalelerine katılmayacağız.
1989-2022 arasında yaşadığımız soğuk savaş sonrası dönem 24 Şubat 2022 tarihi itibariyle bitmiştir. Bundan sonraki evrede dünyada yeni kutuplar ve güç odakları oluşacaktır. Türkiye olarak, özellikle askeri stratejiler açısından, konumumuzu belirlerken hem ulusal çıkarlarımızı maksimize edeceğimiz hem de dünya barışına azami katkıda bulunacağımız bir pozisyon alacağız. Bu pozisyonumuz yayılmacı ve sömürgeci değil, karşılıklı çıkarların sağlandığı bir dengeye dayalı, hakça, sürdürülebilir ilişkiler üzerine kurulacaktır. Türkiye kendisinden daha güçlü herhangi bir devletin uydusu, askeri, takipçisi olmayacaktır. Politikalarımız maceradan uzak, gerçekçi, akılcı, uzlaşmacı ve ağırbaşlı yaklaşımlarla uygulanacaktır.
RTE’nin başka devletler ve yabancı kuruluşlarla gizli anlaşmalar yaptığı konusunda ciddi kuşkularım bulunmaktadır. Göreve gelir gelmez bunları araştıracak ve milli menfaatlerimize aykırı olanları süratle iptal edeceğim.
Cumhurbaşkanlığı görevine gelir gelmez Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda tanınmasına yönelik yoğun bir kampanya yürüteceğiz. Doğu Akdeniz’deki Türk haklarını hiçe sayan bütün uygulamaların karşısında kararlılıkla ve güçlü bir şekilde duracağız. Avrupa Birliği ile ilişkilerde Kıbrıs bir müzakere konusu olmayacaktır.
Uluslararası politikayı satranca benzetmek yanlıştır. Satranç stratejik bir oyundur ancak bir düzlemde iki boyutlu olarak oynanır. Oysaki uluslararası stratejilerimizi geometrinin üç boyutuna zamanı da ekleyerek dört boyutlu olarak oluşturacağız.
Böylesine kompleks, dört boyutlu ve çok yönlü denge sağlanmasını gerektiren bir politikayı ancak çok nitelikli kadrolar sürdürebilir. Bu amaca yönelik olarak stratejistlerimizi ve diplomatlarımızı çok üst düzeyde yetiştirecek ve liyakate dayalı olarak görevlendirecek özel programlar uygulayacağız.